SOE     |  Diş Hekimliği  |  Akupunktur  |  Dental Fotograf   |  Biz Kimiz  | İletişim   |    E-mail

 

 

                            Tel:+90 (216) 345 5916    +90 (216) 345 6034    Gsm:+90(532) 254 3102                                                 

 
                  Akupunktur   |   Ryodoraku akupunktur   |   Oral Akupunktur    |  Tedaviler    |   Akupunktur teknikleri    |  Abstract

                                                                                                  Orjinal metin Türk Dişhekimleri Birliği 1. Uluslararası kongresinde Dt. Şükran ENGİN tarafından sunulmuştur.

AKUPUNKTUR VE ETKİ MEKANİZMASI

Akupunktur latince iğne batırmak anlamına gelen "akus" iğne ve "punktura" batırma kelimelerinden türetilmiştir. Çince de bu anlamda "Chen Chiu" kullanılır. Akupunktur uygulaması Çinde 5000 yıl önceye kadar uzanmaktadır. Akupunktur, vücutta bulunan özel noktalara iğne ve benzeri uyaranlarla yapılan ve her hasta için mutlaka o hastaya özel bir program gerektiren, regülasyon tedavisidir.Çinliler akupunkturun etki mekanizmasını çeşitli teorilerle açıklamışlardır. Son 20 yıl içinde akupunkturun etki mekanizmasının batılı kavramlarla açıklanabilmesi için yoğun çalışmalar yapılmıştır. Buna rağmen tam olarak etki mekanizması açıklanabilmiş değildir. Ancak ortaya konan ve açıklanabilen teoriler sonucunda kesin ipuçları elde edilmiştir. Bunlardan en önemlisi son yıllarda yapılan nörotransmitterler düzeyindeki araştırmalardır.

Bu teorileri şöyle sıralayabiliriz :

A - Geleneksel Çin Tıbbı teorileri

* Yin-Yang

* 5 eleman teorisi

B - Batı Tıbbı Teorileri

1 - Nörolojik teoriler

* Somato - Viseral teori (Felix Mann 1960 )

* Kapı kontrol teorisi (Melzack , Wall 1965)

* Multipl Kapı teorisi (Zhang Xingtong 1972)

*Contrirritasyon teorisi

* Talamik nöron teorisi (Tsun-Nin Lee 1977)

* Motor kapı teorisi (Jayasuiriya Fernando 1977)

* Otonom Nöron teorisi (Courier Tirgoviste 1973 )

2 - Humoral teoriler

* 5 Hidroksitriptamin ( Zhang xingtong 1974 )

* Endorfin salınım teorisi (Pomeranz 1976)

* Diğer nörotransmitterler.

3 - Bioelektrik teoriler

*Kirlian (1939)

4 - Embriolojik teori

* Felix Mann (1972)

6 - Plasebo etki teorisi

* American Medical Association (1972 )(5)

A- Geleneksel Çin Tıbbı Teorileri

Yin-Yang Teorisi

Yin - Yang teorisi, eski Çinde maddesel dünyanın gözlemlenmesi ve analizi için kullanılan kavramsal bir çerçeve, aynı zamanda fenomenleri gözlemlemek ve analiz etmek için kullanılan teorik bir yöntemdir. Bu felsefi bir kavramsallaştırmadır. Doğal dünyadaki birbiri ile ilişkili tüm fenomenlerde gözlemlenebilecek iki karşıt prensibi genelleştirme aracıdır. Yin-yang karşıt yapılara sahip iki ayrı fenomen temsil edebileceği gibi, aynı fenomen içindeki farklı ve karşıt özellikleri de temsil edebilir. Sonuç olarak eski Çin halkı günlük yaşamlarında ve işlerinde doğal dünyanın tüm yönlerinin ikili bir özelliğe sahip şekilde görülebileceğini ortaya koymuşlardır.

Su ve ateş yin ve yang ın sembolleridir. Yin ve yang kavramları enerjinin gelişi güzel bölünmesi değil, bu unsurlar arasındaki karşılıklı ilişki ve tesirlerdir. Kesin olarak hiç bir varlık ne yanlızca yin ne de yang'dır. Hepsi muhtelif oranlarda bu iki kavramın birleşiminden meydana gelmiş bir bütündür.Yin'ın içinde yang'dan bir parça, yang'ın içindede yin'den bir parça vardır.

Sonuçta bu felsefe Çinlileri hiç bir şey kesin yin veya yang değildir diye açıkladıkları tek varlık yasasına ulaştırmış ve TAO dairesi adını verdikleri geometrik simgede tek varlık yasasını temsil etmişlerdir. Yin ve yang teorisi geleneksel çin tıbbının teorik sisteminin tüm yönlerine girmektedir. insan vücudunun organik yapısını, fizyolojik fonksiyonlarını ve patolojik değişiklillerini açıklamaya yardımcı olmakta ve ayrıca klinik tanı ve tedavi konusunda yol göstericilik yapmaktadır.

Beş  eleman teorisi :

Ağaç, ateş, toprak, metal ve su olmak üzere doğal dünyadaki 5 kategoriye beş eleman adı verilmektedir. Beş eleman teorisi, evrendeki bütün fenomenlerin yapı olarak beş ana elemana tekabül ettiğini ve bunların sürekli olarak bir hareket ve değişim içinde olduklarını kabul etmektedir.

B.Batı Tıbbı Teorileri:

Bu teorilerden akupunkturun etki mekanizmasını açıklayabilmek için yararlanılmış olanlar şunlardır.

Giriş  kontrol teorisi (Gate control theory)

Iki Giriţ kontrol teorisi ( Two gate control theory)

Merkezi ağrı kontrol mekanizması ( central biasine mechanism)

Contriritasyon teorisi

Hipnoz-Plesabo teorisi

Pomerans'ın Endorfin Salınım Teorisi

Günümüzde akupunktur ile ilgili özellikle analjezi etkisini çözmek amacıyla pek çok araştırmalar yapılmaktadır. Bu çalışmalar arasında nörofizyolojik, nöroendokrinolojik ve elektrofizyolojik incelemeler vard›r. Pomeranz akupunktur analjezisinin endorfin adı verilen opiat benzeri bir gurup madde ile açıklanabileceğini ileri sürmüş ve akupunkturun ağrılı sendromlarda ve bağımlılık tedavilerinde ki etkilerini endorfinler yolu ile açıklamıţtır. Endorfinlerin başlıca görevi, nöronlar arası sinaptik mesafede impuls iletimi olan transmitter maddeler gurubuna dahildir. Sinaptik mesafede ileti nörotransmitterler ile olur. Nörotransmitterler sinir uçlarında, sinaptik veziküllerde depo edilmiş olup sinir lifleri boyunca gelen elektrik impulsların uyarısı ile salınıma uğrarlar. Nörotransmitterlerin sal›nmasının nedeni sinaptik membranın aksiyon potansiyelince uyarılmasıdır. Mitekondrilerden ortaya ç›kan ATP formundaki enerji sinaptik mesafeye nörotransmitterlerin salınmasından sorumludur.Salınan nörotransmitterler hızla sinaptik mesafeyi geçip karţı hücrenin post sinaptik membranındaki spesifik reseptörleri stimüle eder. Böylece lokal depolarizasyon ortaya çıkar ve sinir aksonu boyunca bir impuls olarak ilerler. Sinaptik mesafedeki nörotransmitterler vazifelerini tamamladıktan sonra tekrar presinaptik membrandaki veziküllere geri dönerler ve yeni bir stimülüsle salınım için hazır beklerler.

Yüzyılın başında başlayan araştırmalarla bir çok yeni nörotransmitter bulunmuştur.Bunlardan en bilinenleri kolinerjik ve adrenerjik sistemde fonksiyon gören asetil kolin ve noradrenalindir. Diğerleri dopamin, serotonin, endorfinler, enkafalinler , prostoglandindir.

Bir nörotransmitterin en önemli özelliği, reseptörlerinin sadece sinir hücrelerinde bulunması ve her bir nörotransmitterin kendi spesifik reseptörünün olmasıdır. Bu reseptörler üç boyutlu protein yapısında, nörotransmitterlerle uyum sağlayacak konfigürasyona sahiptir. Beyinde öyle reseptörler vardır ki özel kimyasal yapılarından dolayı sadece morfin ve morfin benzeri maddelerle bağlanabilirler. Bunlara opiat reseptörler denir. Reseptörlerin diğer bir özelliği de sterospesifik olmalarıdır. Morfin bu özelliğe sahip bir reseptördür. Endorfin ve enkafalinlerde benzer özelliklere sahip olup endojen opiatlar adını alırlar. Çünkü bunlar diğerlerinin tersine vücutta sentez edilirler.

Morfin antagonisti naloksan morfin entoksikasyonunda etkindir. Akupunktur analjezisinin deneysel çalışmalarında araştırma maddesi olarak kullanılır. Nörofarmakolojide temel bir görüş vardır. Bu görüş, etkisi naloksanca geri çevrilebilen bir madde morfin benzeri , opioid bir maddedir. Akupunkturun analjezik etkileri naloksanca geri çevrildiğinden güçlü bir yargıya göre akupunktur uygulaması sonucu morfin benzeri maddeler salınmaktadır. Beyindeki opiat reseptörlerinin tespitinden sonra endorfinler tanımlandı ve bunların genel ağrı mekanizmasındaki ve akupunktur analjezisindeki fonksiyonları araştırılmaya başlandı. Son zamanlara kadar vücutta bu maddelerin natürel olarak sentez edildiği akla gelmemiştir. Beyindeki opiat reseptörlerinin yerleşimi ve yapısı Akil , Golstain (Stanford University) ve Synder (John Hopkins University) taranfından ortaya çıkartılmıştır. Bu reseptörler beyinde amigdale, corpus stratium, talamus, hipotalamus, nucleus solitarius ve spinal cordda substantia gelatinosada tespit edilmişlerdir. Opiat reseptörleri modern klinik tıbbı, nörofarmakolojiyi, akupunkturu ve anestezi disiplinlerini birbirleriyle irtibata sokan bağ gibidir.

Pauser, akupunkturun tedavi edici etkisinde endorfin ve enkefalin prodüksyonunun önemli rol oynadığını göstermiştir. Bununla beraber akupunktur etki mekanizmasında daha birçok faktör rol oynamaktadır. Eğer, yalnız nöral efekt hipo veya analjezik etkinin nedeni olsaydı, analjezik etkinin başlaması saniyelerle ifade edilirdi. Ancak bu etkinin başlayabilmesi için daima 20 dakikalık bir latent zamana gereksinim vardır. Bu düşüncenin ışığı altında, kimyevi transmitter bir mekanizmanın varlığı düşünülmüş ve daha sonra "Birkmayer", " Riederer " tarafından kanıtlanmıştır.

Pischinger, deneylerine dayanarak, akupunkturun regüle edici bir tedavi formu olduğunu ileri sürdü . Bunun nedenini, sinirsel, nörohormonel ve hümoral mekanizmaların varlığına bağladı.

 

Site içeriğinde bulunan tıbbi bilgiler destek sağlamak içindir. Hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi, tanı ve teşhis koyması yerine geçmez.

SOE Ömerpaşa cad. Dr.Mustafapaşa Apt. N0:92 d:4 Erenköy/ İstanbul -Türkiye 

Tel: +90 (216) 345 5916     +90 (216) 345 6034 Gsm: +90 (532) 254 3102

Copyright © SOEDENTAL. 2000-2017 Tüm hakları saklıdır.

Görsel ve Yazılı Eserlerin İzinsiz Olarak Kısmen veya Tamamen Kopyalanması ve Kullanılması, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına Göre Suçtur.
All Images and Text Published in www.soedental.com are Copyright © Protected by The Author, All Rights Reserved. Use By Author Permission Only.
Son güncelleme: 15-11-2017 .